4 Aralık 2012 Salı

Kar Tanesinin Hikayesi



Gri bulutların buluşma yeri bir orman üzeriydi bu kez.Yılın tamamında büründüğü yeşil örtüyü üzerinden atmayan ağaçların üzerine iniyordu kar taneleri.Her biri bir sanatkârın itinalı ellerinden çıkan eserleri andıran ve birbirine hiç benzemeyen bu küçücük tanecikler, buluttan ayrıldığı andan itibaren bir gelin edasıyla süzülmeye başlıyor, ahenkli bir ritmin içerisinde buluyordu kendisini...

Yolculuğun bitişiyle gelen vuslat anı.Beyazın yeşile o ilk dokunuşu.Bir bebeğin annesinin elini ilk kez tutuşu gibi.Dua için semaya kalkan ellerin cevap buluşu gibi.Yeşilin beyazla renklenişi...Her bir yaprağın üzerine özenle yerleştirilen şeker kristalleri gibi bembeyaz ve ışıltılı görünüm.Denizin pamuğumsu köpüklerinin ağaçların üzerine ulaşıp oradan konakladığını hissettiren, baktıçka huzur veren görsel bir şölen.Soğuğun en sıcak en tatlı yanı.Özlemle beklenen karın, benzersiz kârı...

Gecenin huzurlu gölgesinde geçirilen mutlu bir anı.Fakat işte güneşin yükselme anı.Ayrılığın habercisi.Dostun bünyesinde eriyecek kar tanesi.Sonraki buluşmanın tarihini veremese de, beklemesini istediğini ima edercesine, dostuna vereceği son şeyi, özünü vermesi.Ve yitip gidişi.Giderken kalanı diriltişi.İşte bir kar tanesinin hikayesi...

Elif Apaydın

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder