10 Eylül 2012 Pazartesi

Rang De Basanti

Yönetmenliğini Rakesh Omprakash Mehra’nın yaptığı başrollerini Aamir Khan, Sharman Joshi, Kunal KapoorSiddharth, Atul Kulkarni nin paylaştığı bir Bollywood yapımı 157 dakikalık Rang De Basanti / Onu Sarıya Boya. Sarı, Hint kültüründe fedakârlık anlamına geliyormuş. Filmin neler anlattığını arkadaşların kaleminden okuyalım: Selin:Gençlik içerisinde devrim düşüncesinin kalıntıları, sağlam kalmış görüşler. Sue adında bir kızın inanılmaz çabası.Zor da olsa uygun rolleri filmine seçmesi. Aklından sadece yaşasın devrim adlı tamlama geçiyordu. Ve büyük babasının o inanılmaz günleri anlattığı eski bir defter. Eski ama yeni gibi bir şey bu içerisindekiler öyle muhteşem ki. O deftere inanan bir kız ve değişmeyen insanlar. İnsanlar batıya, batının ihtişamına kaptırmıştı kendilerini. Cesaretleri ve düşünceleri ola bir genç topluluğu. Ciddi olmak onlara göre değildi. Birbirine kenetlenmiş, korkusuz olmayı kendine amaç belirlemiş tarihlerine bağlı 5 genç. Onlar elinden geleni yaptılar. En yakın arkadaşlarını kaybettiler ama cesaretlerini asla. Ve yılmadılar ölüme karşı zaafı olan bile beni vur diye cama sıçradı. Şekerparesini, hayat arkadaşını kaybeden güzel onu öldürün dedi- savunma bakanı -için. Onlar devrim için seslenenler, sıkılan kurşunlar onlardaki ateşi söndürmeye yetmediğine eminim. Büşra Şafak: Devrime inanmayan, ülkelerinin artık tamamen batının etkisinde olduğunu düşünen, bunu değiştirmek imkânsız diyen bir grup gencin fikir yolculuğu… Onlara göre ülkelerinde bir şeylerin değişmesi artık çok zor. Çünkü ülkelerinde yapmaları gereken tek şey iyi bir hayata sahip olmak, temel ihtiyaçlarını karşılamak.. Her dakika bir bebek dünyaya geliyor ve onlara göre kendilerinin aynısı olan yüzlerce insan var… Seslerin duyulmayacağı kadar kalabalıktalar..İnsanların değiştirmeye, değişmeye zamanları yok. Onlara göre İngiliz sömürgesine direnen devrimciler boş yere kanat çırptılar.. SinghAzadKhanRajguru ve Bhabhi. Direndiler ama ülkelerinin batının özentisi olmalarına çare olmadı. Değiştirmek için çaba sarf etmenin sadece ölüm şekillerini değiştireceğine inanıyorlardı. Sonra yaşadıkları olay onların devrimini uyandırdı. Bu sefer “ o zalim kılıçlardan ürkmek bilmeyiz, çok daha keskinken bizim cesaretimiz.”diyorlardı. “ insanların yüreğinde ve hatırasında yaşadıkça ölüm seni teslim almaz” diyordu geçmişten gelen sesleri, korkularını görerek. O iki sözcüğü o dönemde söylediler: “Inquilab zindabad” –yaşasın devrim-. Bu defa özgürlük onlar için ulaşılmaz değildi. İçlerine korku düştüğü zaman “paslanmış kulakları açmak için yüksek haykırışlar gerekir.” dediler. Onların fedakârlıkları uyanmaları sağladı… Mango tohumlarına benzettiler sonra :“Bir tane ekersen binlercesi yetişir.” Büşra Apaydın: Bollywood deyince müzikle içe içe girmiş bir film seyredeceğinizi hemen anlıyorsunuz ve Aamir Khan’ın oynadığını öğrenince hazırlıyorsunuz kendinizi eğlenirken düşünmeyeSue, İngiltere sömürgesi zamanlarının Hindistan’ında görev yapan İngiliz subayın torunudur. Subay, tuttuğu günlüklerinde Hindistan’ın özgürlüğü için savaşan devrimcilere çokça yer verir ve uzun yıllar sonra Sue bu günlüklerdeki devrimcilerin hayatlarını konu alan bir film çekmek ister, soluğu Hindistan’da alır. Maalesef ki belgeselinde oynaması için bu devrimcilerin inançlarına, karakterlerine, hislerine ve sevgilerine sahip kişileri bulmak hiç de kolay olmayacaktır. Çünkü Hindistan’da, bilhassa üniversite gençliğinde bir batı hayranlığı, özentiliği almış başını gitmektedir. Fakat Sue yılmaz, kötünün iyisi şekilde bir seçme yapar ve onları filminde oynatır. Başlangıçta filmin konusu ve karakterleriyle dalga geçen, hiç ciddiye almayan bu gençler devrimcilerin karakterlerine bürünüp onların idealleriyle tanışmaya başladıkça kendi özlerini, kültürlerini, geçmişlerini, inançlarını anlamaya başlarlar. Fakat bu kadar değil film, bununla bitmiyor.  Gençlerin içkiyle müzikle o hastası oldukları batının tarzıyla sözüm ona eğlendiklerini görünce “Batı Batı diyerek, eyvah hep batıyoruz!” dizelerini hatırlayacaksınız. Bedenlerinin güya özgür bir ülkede yaşadığını savunan lakin ruhunu, düşüncelerini, yaşamını ve hatta tüm ömrünü hayallerini süsleyen batının köleliğine sunmuş bu gençlik size de bir yerlerden tanıdık gelecek eminim.  Film bitince dostluk, yaşam, gençlik, amaç sözcüklerini sorgulayacaksınız ve kendi ülkemizin de Hindistan’ın geçmişi ve bugünüyle birçok yönden benzeştiğini göreceksiniz (Belki de batı gibi gelişmemiş (!) tüm milletlerin kaderleri benzerdir) Nereye be gençlik diyeceksiniz. Aslında Filmde geçen repliklerden bir kaçını yazmak filmi anlatmaya yetecektir diye düşünüyorum: “… O zalim kılıçlardan ürkmek bilmeyiz / Çok daha keskinken bizim cesaretimiz /Kol kola yürüyoruz bugün ölümle / Tebessüm ediyoruz solgun siluetine” “Hayatımı bu ülkenin özgürlüğüne adadım. İş, refah ve diğer dünyevi arzular beni artık cezp etmiyor. Diğer tüm ana babalar gibi, evlenip bir düzen kurmamı istediğinizi biliyorum. Ama ben özgürlüğü kendime gelin aldım.” “Devrimcilerin özgürlük tutkuları, yaşam sevgilerinden daha büyük boyuttaydı.” “Hayatlarını bu ülke uğruna verdiler. Bakın ne oldu. Hepsi boşuna. Bugün çöplük oldu çıktı. Kimsenin de umursadığı yok.” “Film şu diyaloglarla tam bir bütünlüğe kavuşuyor ve heyecan dolu dakikalar başlıyor : Etkin kararlar almamız gerekiyor. Ne demen istiyorsun? Onu öldürün! ” “Kaçmayacağız ki... Bizim asıl maksadımız yakalanmak. Yakalanırsak mahkemeye çıkartılırız böylelikle konuşma fırsatı yakalar halkımızı karanlık uykudan uyandırabiliriz, sesimizi duyururuz.” “Yakalanırsak ölürüz ama paslanmış kulakları açmak için yüksek sesli haykırış gerekir! “ “Para çocuklarımızı geri getirmez” “Savunma bakanı ulusu satmak değil onu korumak durumundadır.” “Bir şeylerin yapılması gerektiğini herkese söylemek için bugün buradayız.” “Bu kokuşmuş politikacılar cennetten çıkmadı. Onları biz seçtiysek bizler de onlar gibiyiz. Onlar yozlaşmışsa biz de yozlaşmışız. Değişiklik yaratmaya önce kendimizden başlamalıyız.” “İşlediği suçtan dolayı hapse girmiş bir politikacının ismini verin.” “Hiçbir ülke mükemmel değildir. Biz mükemmel hale getirmeliyiz. Polis gücüne, orduya, yönetime katılın. Siyasete atılıp hükümetin başına geçin. Bu ülke değişecek. “YAŞASIN DEVRİM! “

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder